Türk şiiri de diğer uluslarda olduğu gibi ilkin dini törenlerden doğmuş, daha sonra da din dışı konularda gelişimini sürdürmüştür. Sözlü olarak Asya’da başlayan Türk şiirine yır adı ile önce Orhun Yazıtları’nda, daha sonra da Dîvânü Lugati’t-Türk’te rastlanmıştır.
Yüzyıllarca edebiyatımızın ana anlatım aracı şiir olmuştur. Binlerce dizeden oluşan destanlarımız manzum olup çeşitli serüvenleri işleyen şiir parçalarından oluşmuştur. Türk şiirinin bilinen en eski örneği Çin yıllıklarında bulunmakta ve 329 tarihini taşımaktadır.
Tanzimat’ın I. dönem sanatçılarının üçünün de şair olması, edebiyatımızda ilk yenileşen türün şiir olmasını sağlar. Tanzimat şiiri, dilin bir an önce konuşma diline yaklaştırılması gerekliliğini savunur. Buna rağmen dilinin sade olduğunu söylemek zordur. Tanzimat şirinin Divan şiirine bağlı kaldığı unsurlar daha çok biçim alanındadır. Bu dönemde halk şiirine ve hece veznine olan ilgi biraz artmışsa da, divan şiiri ve aruz eski hakimiyetini sürdürmüştür.
Tanzimat Dönemi şiiri, I. Dönem ve 2. Dönem olarak ele alınır. Her iki dönem şairleri de biçim yönünden Divan şiiri geleneğine bağlı, klasizm ile romantizmin etkisinde kalmışlardır. İki dönemin şairleri de şiirde parça güzelliğini bırakıp, bütün güzelliğine ve konu birliğine önem vermişlerdir. 1. Dönem şairleri, toplum için sanat anlayışını, vatan, millet, adalet gibi konuları ele alırken, dilde sadeleşmeyi amaçlamış, ancak bunda başarılı olamamışlardır.
:: بازدید از این مطلب : 1484
|
امتیاز مطلب : 16
|
تعداد امتیازدهندگان : 4
|
مجموع امتیاز : 4